Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada; “Arkadaş sayımızı daha da artırmanın derdindeyiz. Komşularımızla başta olmak üzere kimseyle çözülemeyecek sorunumuz yok. Herkesle konuşup, karşılıklı adımlarla buluşup görüşmeye vesile oluyor. muhataplarınızla temaslarınızda da her zaman bu hassasiyetle hareket ettiğinizi belirterek, “NATO müttefiklerimizle oluşturduğunuz pozitif gündemi sürdürmeye kararlıyız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi açılış töreni dün Cumhurbaşkanlığı’nda gerçekleştirilen 14’üncü Büyükelçiler Konferansı’na katıldı. Büyükelçilere seslenen Erdoğan şunları söyledi:
“GENÇ DİPLOMATLARIMIZIN ŞEHİTLERİMİZİN DEĞERLERİ İÇİN REHBER OLMASINI ÖNEMLİYİZ”
“Hem içerik hem de ele alınacak konular açısından daha odaklı bir programın hazırlanması sevindirici. Artık bir gelenek haline gelen konferansımızı başarıyla gerçekleştiren Dışişleri Bakanı ve ekibini tebrik ediyorum.
Bin yıllık tarihimizde karşımıza çıkanlar değişti, taktıkları maskeler değişti, kullanılan aparatlar değişti ama niyetler hiç değişmedi. Dün işgalcilere karşı verdiğimiz mücadelenin aynısını, farklı kisveler altında üzerimize salınan terör örgütlerine karşı 50 yıldır aynı mücadeleyi yürütüyoruz. Bu ASALA terör örgütünün bir dönemiydi. Akabinde bizi bölücü terör örgütü PKK ile musallat ettiler. Daha sonra marjinal sol örgütleri harekete geçirdiler. DEAŞ ve FETÖ ile tetikçilerine yenilerini eklediler. Vatanımızı parçalamak, devletimize diz çöktürmek için her yolu denediler. Türkiye’nin ayağa kalkmasını ve dirilişini engellemek için her yolu kullandılar. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar amaçlarına ulaşamadılar.
Dışişleri Şehitliğimizi, Bakanlığımız mensuplarının milletimizin hak ve hukuklarını savunurken ödediği bedelin bir simgesi olarak görüyoruz. Başta şehitlerimiz uğruna canlarını feda eden genç diplomatlarımızın yol göstericiliğini çok önemsiyoruz. Üzerinde yaşadığımız toprakların bize nasıl ve hangi değerlerle vatan kılındığını genç diplomatlara anlatmanızı, ilmek ilmek zihinlere işlemenizi bekliyorum.
Devletimizi dünyanın farklı köşelerinde temsil ederken şehit olan diplomatlarımızı burada bir kez daha minnet ve şükranla anıyorum.
“GEÇMİŞİN HESABINI YAPIYORUZ, GELECEK YÜZYILIMIZIN YOL HARİTASINI BELİRLİYORUZ”
Bu yıl Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. İnşallah 29 Ekim 2023’te Cumhuriyetimizin birinci yüzyılını tamamlayıp yeni yüzyıla yelken açacağız. 2023 yılı aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı’nın temellerinin atılmasının 500. yılıdır. 2. yıl dönümünü özellikle anlam noktasında uygun bir biçimde kavramaya çalışıyoruz. Bu amaçla bir yandan geçmişin kapsamlı bir muhasebesini yaparken, diğer yandan da gelecek yüzyılımızın yol haritasını belirliyoruz. Tarihimizden ilham, güç ve ders alarak geleceğimize yön vermeye çalışıyoruz.
21 yıllık başarılarımızı elbette önemsiyoruz ama yeterli bulmuyoruz. İlk günden itibaren hep kendisiyle yarışan bir iktidar olarak yeni dönemde de özgün bir heyecanla yolumuza devam ediyoruz.
“SERT VE YUMUŞAK TÜM UNSURLARI KULLANARAK TÜRKİYE’NİN FAYDALARINI KORUMAK İSTİYORUZ”
Prensibimiz çok net: Üç kıtanın kalbinde yer alan Türkiye tribünlerden olayları izleyemez. Sahada ve masada güçlü olmak bizim için bir tercih değil zorunluluktur. Bunun yolu da etkin ve istikrarlı bir dış politikadan geçmektedir. Türkiye odaklı bir okuma ile usta bir satranç oyuncusu titizliği ile bölgemizdeki ve ötesindeki gelişmelere dahil oluyoruz. Tansiyonun peşinden koşmadığımız gibi kimden gelirse gelsin baskılara da onurlu, sabırlı, kararlı ve basiretli bir tavırla boyun eğmeyiz. Diplomasinin tüm imkanlarını, sert ve yumuşak gücün tüm unsurlarını kullanarak Türkiye’nin çıkarlarını koruma derdindeyiz. Devletimizin öncelikleri çerçevesinde büyükelçilik ve konsolosluk ağımızı genişletme çalışmalarımız devam etmektedir. Bakanlığımızın insan kaynağı eksikliğinin giderilmesi ve fiziki şartlarının iyileştirilmesine yönelik hazırlıklarımız devam etmektedir. Yeni dönemde özellikle bu konuda ihtiyaçları karşılayacak adımları hızla atacağız. Yüzyıl Türkiye vizyonumuzun dış politikasını başarıyla yürütecek kapasite, fiziki imkanlar, insan kaynağı ve zihniyet kodlarını Bakanlığımıza mutlaka kazandıracağız.
“IRAK VE SURİYE İSTİKRAR KALDIKÇA İLTİCACILARIN GERİ DÖNÜŞÜ HIZLANACAK”
Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarımız, güney illerimizin güvenliğini sağlamanın yanı sıra, sahalarda terör devleti kurma heveslerini de bıraktı. Irak makamlarıyla koordineli olarak yürüttüğümüz operasyonlarda bölücü terör örgütüne tarihinin en ağır darbelerini vuruyoruz. Kuzey Irak’ta teröristler tarafından alçakça şehit edilen diplomatımız Osman Söke’nin kanını bırakmadık. Irak ile birlikte Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden terör belasını ortadan kaldırana kadar bu operasyonlar devam edecek. Irak ve Suriye istikrara kavuştukça mültecilerin istekli, inançlı ve onurlu dönüşleri hızlanacak.
Türkiye ilk günden itibaren istikrarlı ve adil duruşuyla bu krizin analizinde kilit ülke rolünü üstlenmiştir. Bu süreçte muhalefetin ‘Türkiye dışlanacak, Türkiye yalnız kalacak’ eleştirilerine kulak asmadık, körü körüne birilerinin savaş arabasına binmedik. Savaşan tarafları ilk kez masa etrafında buluşturduğumuz İstanbul sürecinin yanı sıra esir mübadelesi ve Karadeniz İşletmesi ile çatışmalara çözüm bulmak ve akan kanı durdurmak için çaba sarf ettik.
17 Temmuz prestijiyle askıya alınan girişimin kapsamını genişletmek ve yeniden hayata geçirmek için temaslarımız devam ediyor. Geçen hafta Sayın Putin ile yaptığımız telefon görüşmesinde Rusya’nın talep ve beklentilerini birinci elden yeniden öğrenme fırsatı bulduk. Özellikle Sayın Putin de bizim gibi Afrikalı kardeşlerimizin tahıl eserlerine erişimi konusunda hassas. Bu konuda ortak bir paydada buluşabileceğimize inanıyorum. Elbette bu sorunun daha fazla çıkmaza girmeden analiz edilmesi Batılı ülkelerin sözlerinin yerine getirilmesine bağlıdır.
Daha fazla savaş, daha fazla kan ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hele savaş Karadeniz’e sıçrarsa tüm bölgemiz için felaket olur. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak bugüne kadar böyle bir faciaya izin vermedik. Bundan sonra da tansiyonun düşürülmesi ve iki tarafın da bu girdaptan çıkmasını sağlamak için samimiyetle çalışmaya devam edeceğiz.
“POZİTİF GÜNDEMİ SÜRDÜRMEYE ADAYIZ”
Amacımız, ülkemizin dört bir yanında barış, istikrar ve refah içinde bir nesil oluşturmaktır. Diyalog ve diplomasi bizi bu hedefe taşıyan en değerli iki aracımız olacaktır. Her zaman söylüyorum, sıkılı yumruklarla dövüşülemez. Kimseyle kavga peşinde değiliz, rekabeti büyütme peşinde değiliz. Aksine arkadaşlarımızın sayısını daha da artırmanın derdindeyiz. Komşularımızla başta olmak üzere kimseyle çözülemeyecek sorunumuz yok. Karşılıklı adımlarla herkesle konuşmaya, buluşmaya, ortak bir noktada buluşmaya vesile olur. Muhataplarınızla olan ilişkilerinizde daima bu hassasiyetle hareket etmenizi bekliyorum. Son dönemde bölge ülkeleri, Avrupa Birliği (AB) ve NATO müttefikleri ile oluşturduğunuz pozitif gündemi sürdürmeye kararlıyız. Eylül ayında katılacağımız G-20 Liderler Tepesi ve BM Genel Kurulu’nda bu yöndeki çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız.
Depremin açtığı yaraları sarmaya çalıştığımız bu zorlu dönemde ekonomik ilişkilerimizi geliştirecek çalışmalara ağırlık vermelisiniz. Her Büyükelçimiz görev yaptığı yerde ülkemizin ihracat seferberliğinin de öncüsü olmalıdır. Türkiye’nin her alanda daha çok üretip daha çok ihraç etmekten başka çıkış yolu yok.
Son haftalarda bazı Avrupa ülkelerinde dayanılmaz boyutlara ulaşan İslamofobi ile mücadelede daha fazla çaba sarf etmemiz gerekiyor. Kutsal kitabımız Kuran’a yönelik saldırıları önlemek ve bu nefret suçlarını işleyenlerin hak ettikleri cezayı almalarını sağlamak Türkler ve Müslümanlar olarak bizim asli görevimizdir.”
